Neler Öğrendim Bu 4 Senede ?

4

Neler öğrendim bu 4 senede?

Bundan 2,5 yıl kadar önce bu yazının birinci bölümünü yazmıştım, Avustralya’da bir kafede. O yazıyı yazdığım günü ve hissiyatı çok iyi hatırlıyorum. 30 yaşıma ramak kaldığı bir zamandı ve ben hayatımı değiştirebilmiş olmanın huzurundaydım. ( merak edenler için yazı şu: Neler öğrendim bu 1,5 senede? )

Üzerinden 2,5 yıl geçti; üzerinden kilometrelerce yol, onlarca kitap ve binlerce insan geçti. Hiçbir zaman “oldum” diyecek kadar komik olmadan öğrenmeye hep devam ettim. Hep bildim ki daha öğrenecek çokça şey vardı hayatta, gidilecek çokça yol, okunacak çokça kitap, tanışacak çokça insan.

4 yıldır seyahat ve yoga ile yoğrulmuş bir hayatım var. Dört duvar arasına sıkışmadan, özgürce yaşadığım, kendimi ve dünyayı keşfettiğim bir hayatım, verdiğim karar için kendime her gün teşekkür ettiğim bir hayatım…

Ve şimdi soruyorum kendime; neler öğrendim bu 4 senede ?

Daha iyi öğrenmeyi öğrendim bu  4 yılda. Öğrenmeyi hevesle istediğin şey varsa karşında algılarının açıldığını ve sınırının senin olmasını istediğin yerde olduğunu, istersen yerini değiştirebileceğini. Ve öğrenmeyi sevdiğin şeyi öğretmeyi de sevdiğini gördüm. Ne kadar çok öğrenirsen o kadar çok öğrenmek istediğini ve o kadar çok öğretme isteğinin de bunu takip ettiğini. Eylemin özünün onu severek yapmakta olduğunu gördüm.

Ve öğrendim ki öğrenmenin özünde “sevmek” var. Sevmeyi öğrendim bu 4 yılda. Hastalıklı bir toplumun içinde sağlıklı ilişkiler kurabilmenin zor olduğunu ve buna rağmen denemenin gerektiğini öğrendim. Beklentilerden kurtulmanın öyle kolay olmadığını ve buna rağmen denemenin gerektiğini öğrendim. Sevmenin sahip olmakla ilgisi olmadığını, sevmenin sadece sevmek olduğunu öğrendim.

Öğrendim ki huzurun yolu bırakmaktan, bırakabilmekten geçiyor. Bırakabildiğin kadarını veriyor sana evren geri. Hayatında engel oluşturanı bırakabilirsen ihtiyacın olana yer açılıyor. Sımsıkı tuttuğun, kaybetmekten korktuğun, bağımlı olduğun ne varsa, hayatını onlar mahvediyor. Hayatta hiçbir şeyin “senin” olmadığını ve “kalıcı” olmadığını kabul etmek gerekiyor. Ve zamanı geldiğinde gitmesine izin verebilmek…

Öğrendim ki hiçbir duygu ben değil. Kendimi bir duygu ile tanımlamak, zihnimi bağımlılaştırmaktan ve kilitlemekten başka bir işe yaramıyor. Zamanı geldiğinde üzüntü, zamanı geldiğinde acı, zamanı geldiğinde mutluluk, zamanı geldiğinde huzur… Her biri sadece bir duygu ve hayattaki her şey gibi hiçbir şey kalıcı değil. Gelişini, kalışını ve gidişini hissetmek ve izin vermek önemli.

Öğrendim ki , geçmişin üzüntüsünü, geleceğin kaygısını taşımayı bırakıp “şimdi”de “an”da kalabilmekmiş aslında yaşamak. Yaşam sadece “şimdi”deymiş. Aldığın nefesi farketmekte, attığın adımı hissetmekte, baktığın yeri görebilmekteymiş yaşam. “An”da gerçek bir öz gizliymiş, farkında olduğun her anda insan birliği hissedermiş. Yaşamını anlamlandırmanın yolu kariyerde,eşte,parada pulda değil sadece “an”daymış. Farkında olarak yaşamak insanın kendisine verdiği en en güzel ödülmüş. İnsanın içinde tüm dünya saklıymış, meziyet bakmayı öğrenmekteymiş.

Öğrendim ki değiştirebileceğin şeyler için cesaret ve değiştiremeyeceğin şeyler için sabırdan daha önemlisi ikisi arasındaki farkı ayırt edebilmekmiş. Bedenim, nefesim bana kendimi tanımamda harika bir rehbermiş. Öğrendim ki şu hayatta bir insanın kendisine yapacağı en büyük kötülüklerden biri şikayet etmek ama değiştirmek ya da kabullenmek için adım atamamakmış. Daha da  ötesi varmış ki; değiştirebileceği şeyi kabullenen, kabullenmesi gereken şeyi değiştirmeye çalışan insan kendini yok edermiş.

Öğrendim ki mutluluk sonuç değil bir seçimmiş. Hiçbir şey seni mutlu etmezmiş sen mutlu olmayı seçmedikten sonra. Hiç kimse seni mutlu etmezmiş, sen mutlu olmaya karar vermedikten sonra. Mutluluk sana gelmez, senden gelirmiş. Mutluluk onda,bunda,şurada, burada değil, sadece kendindeymiş. Mutlu olmayı tercih edenler mutlu olurmuş. Ve ben  bu 4 senede mutlu olmayı öğrendim.

Öğrendim ki tercihlerin seni sen yaparmış. Mutlu olmayı tercih etmeyi öğrendim, şikayet etmemeyi tercih etmeyi öğrendim, bağımlı yaşamamayı tercih etmeyi öğrendim, anda yaşamayı tercih etmeyi öğrendim, nefret etmeyi değil sevmeyi tercih etmeyi öğrendim, kendimi tanımayı tercih etmeyi öğrendim; keşfetmeyi, özgürleşmeyi, yaşamı hakkıyla yaşamayı ve öğrenecek daha çokça ama çokça şey olduğunu öğrendim.

Ve en önemlisi beni bugünkü ben yapan tüm anılara, iyi ya da kötü etiketlere bakmadan her birine, tanıştığım tüm insanlara, yaptığım tüm tercihlere, şimdiki ben olmama yardım ettikleri için çok ama çok teşekkür etmeyi öğrendim.

 

4 YORUMLAR

  1. Sıradan insan eylemlerini, gözlemlerini anlatabilirler Duygu ve düşüncelerini öğrenmişsin. Dolmuşsun, akmasını ama kalplere zihinlere akmayı öğrenmişsin.

  2. Seni tanımak artı ayrıcalık oldu benim için. Yazılarını okurken , anlatım dilin ve samimiyetin gerçekten çok etkileyici ve kusursuz . Yüreğine sığdırdığın mucizeleri yaşarken mükemmel bir iz bırakmak gibi sanki bu blog hikayelerin. Umarım yeniden yola çıkarsın ve Dünyanın herhangi biryerinde karşılaşma şansını yakalarım diye hayal kurmaya başladım. Yıldız tozlarından belki benimde üzerime birkaç tanesi düşer diye. Sevgiyle ve sağlıkla kal Burcu Tunca…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here