Hindistan’ın göbeğine düşüşüm: Antik şehir Hampi

0

Barış ve huzur dolu Sadhana’dan sonra gerçek Hindistan’ın göbeğine düşüş hikayem 🙂

17 ocak akşamı pılımı pırtımı toplayıp arkadaşlarla beraber Pondicherry’e son akşam yemeğim için gittik. Hep beraber güzel bir yemeğin ardından herkese evlada deyip otobüs istasyonu dedikleri yere geldim. Hindistan’da yalnız olduğumu sanırım şimdi anlamaya başladım.

Otobüs “sleeper bus” . Şimdi bundan ne anlıyorum ben : koltuğunu geriye uzatacaksın ve uyuyacaksın. otobüse binip koltuk yerine yatakları görünce başka bir ülkede olduğumu dank diye anladım tabi 🙂 Bu yataklarda yatıp uyuya uyuya gidecekmişiz , bak sen.. Koca otobüsteki tek beyaz tenli kadın olarak ve Hindistan’ın bazı konulardaki kötü şöhretini bilerek kolaysa uyu bakalım!! Biraz gerildim önce. Sonra taktım kulaklıkları, uzandım pis yatağa, yıldızları izleye izleye müzik dinlerken rahatladım biraz, hatta yolculuktan keyif bile almaya başladım.

1

2

 

Yollar sivilceli ergen suratı gibi, düzlük yok, tümsekler, çukurlar… Hoplaya  zıplaya gidiyoruz. Uyumak mümkün değil. Bir ara mola diye bir yerde durdular. Yolun kenarında bir büfe. Tuvaleti sordum, gösterdiler. Gösterdikleri yere gittim, sağa bakıyorum sola bakıyorum gördüğüm tek şey yan yana konmuş 4 duvar. “ I I I I “ böyle bişey düşünün, kapı yok, iki duvar arasına bakıyorum, ortada delik falan yok. Tuvaletmiş bu!!! Yol boyunca tutarım ben dedim daha iyi. Hoplaya zıplaya çiş tutmanın ne zor olduğunu anlamış bulundum 🙂 Yeni bir deneyim daha, burada çoook şey öğreniyor insan çoook 🙂

Tüm çılgın şoförlere ve engebeli yollara rağmen sabahın köründe sağ salim Bangalore’a ulaştım. Bangalore bildiğiniz modern, kapitalist, her bir yanı mağaza ve alışveriş merkezi dolu olan büyük bir şehir, hiçbir çekiciliği yok yani J:) Yollarında ineklerin gezdiği Pondicherry’den sonra burası da mı Hindistan bea dedim kendime. Akşama kadar oyalandıktan sonra ilk tren yolculuğum için tren istasyonuna vardım ve Hampi trenine atladım. Tren otobüsten daha emniyetli geldi bana, en azından çişin gelirse gidersin tren tuvaletine.

Sabah  Hospet’teydim. Tren istasyonunda hemen yanıma rikşa şoförleri yanaşıverdi. Bir tanesi ile 400 Rupee’ye anlaştım. Tam binecekken arkamdan bir ses “ rikşa paylaşmak ister misin” diye sordu. “ tabi ki” diye sevinçle döndüm. Meğer adam 100 Rupee’ya anlaşmış, sadece 50 Rupee’ye geldim Hampi’ye.  Fiyatları bilmezsen hiç acımıyorlar valla, kazık üstüne kazık. Şanslıyım ama her seferinde.

Hampi’de de güzel kazıklar var yedim tabi ama neyse bunları geçelim 🙂

Hampi , kral Krishna Devaraya’nın kurduğu bir şehir. 16. Yy’da Müslümanların saldırısıyla yerle bir edilmiş, tüm halk kılıçtan geçirilmiş. ( tabi ben bile bu tarihi bilgime guvenmiyorum, Hintli aksanindan anladigim kadariyla hikaye bu sanirim). Nehrin kıyısında güzeller güzeli manzarası olan bir şehir Hampi. İlk gün tapınakları gezdim, akşamına yapacak bir şey yok burada uyamaktan başka.

Hampi`de insanlar poz vermeye bayiliyorlar. Virupaksha Temple onunde cektigim birkac poz. Beni de cek beni de cek diye deliriyorlar, hemen kameranin karsina gecip pozlarini veriyorlar.

100_0371

Çıpıdık çıpıdık oynarız bir her su birikintisinde, çocuğuz biz yahu 🙂

100_0372

İşte bu da büyük Virupaksha Temple…

100_0375

Ve tapınak önündeki çılgın Hintli kalabalığımız…

100_0376

Yollarda meyve satan kadınları bol bol görüyorsunuz. Foroğraftakiler portakal ve üzüm satıyor ama genelde muz, hindistan cevizi, papaye, ananas favori meyveler.

100_0380

Mükemmel Hampi nehir manzarasını paylaşmadan olmaz tabi.

100_0390

 

Hampi halkı duşlarını nehirde alıp kıyafetlerini nehirde yıkıyor. Delicesine eğleniyor gençlik nehirde duş alırken, yüzmeye çalışanlar, birbiriyle su şakası yapanlar, beyaz donlarıyla kız kesenler… here telden var burada 🙂

100_0394

Köprü yok, karşıdan karşıya ufak botlarla ya da kayıklarla geçiliyor.

100_0396

Dallarına taslar asılmış bu dilek ağacının öyküsünü öğrenemedim…

100_0403

Pek de sevimliyiz hep birlikte:)

100_0437

Çılgınca kameraya koşan okul çocukları; şımarıklık diz boyu…

100_0442

Bu güzel kadınlar tam fotoğraflıktı…

100_0470

Hampi gerçekten farklı bir şehir, tarihi yapılar çok güzel korunamamış olmasına rağmen şehrin topraklarında gezerken tarihi yaşıyorsunuz.

Çok fazla yerli turist geliyor Hampi’ye, beyaz tenli birini görünce de çıldırıyorlar birlikte fotoğraf çekilmek için. Arabalardan düşecekler bana el sallamaya çalışırken. Bi an bayaa işkillendim; bildiğin Truman Show gibi bi olayın içindeyim, aslında herkesin tanıdığı bir artistim de bunu benden saklıyorlar sanırım diye teoriler ürettim 🙂

Hampi iki kısımdan oluşuyor, nehirden önceki kısım ve nehri geçtikten sonraki kısım. Nehirden önceki kısımda 2 gece kaldım, 3. Gün nehri geçtim. Bu taraf cennetmiş diğer yanda zamanımı öldürmüşüm dedim kendime. Aslına bakarsanız nehirden sonrası İsrail işgali altındaki bir Hindistan bölgesi daha. 1 gece burada kaldım. Yalnız olmasam ve motorsiklet kullanmayı bilsem Hampi daha keyifli olabilirdi ama yalnız bir kız için yapacak fazla bir şey yok burada deyip Goa’ya geçme kararı aldım.

Bir sonraki yazıda Goa’dan bahsedeceğim size.

Güzel manzaralı Hampi gölüyle de yazıma son vereyim.

100_0491

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here